Angela Davis’in birçok sözü çok güzel. Benim en sevdiğim sözü: “Radikal, sorunları kökünden kavrayabilen kişidir.”
Bir de filozof Ocham’lı William’ın düşünce usturası: “Bir sorunu açıklamaya çalışan teoriler içinde, doğru çıkma ihtimali en yüksek olan, onu en basit açıklayabilendir.”
Türk derin devletiyle başedebilmek için en gerekli şey de bu radikallik, yani “basit” düşünmeyi becerebilmek, konuları kökeninden yakalayabilmek.
Çünkü, her ne kadar aptal görünse de, Türk devlet aklının uzmanlaştığı bir alan var: Başka akılları yönetmek. Ve bunda en etkili silahları: “İkna edemiyorsak, kafalarını karıştıralım.” (Harry S. Truman)
Türk devlet aklı, çözümsüzlük istediği her alanı karmaşıklaştırır. Mesela “Ne mutlu Türküm diyene” lafı bariz ırkçılık dersin. “Hayır, Atamız onu kastetmedi, burada Türk kelimesi ırk değil, birleştirici üst kimlik” der. Sen de basit ve bariz bir gerçekte ısrar etmek yerine bu aptalca karmaşaya saplanır, patinaj yaparsın.
Mesela sen “Kürt” dersin, “Hayır, aslında o öyle değil, onlar kürt değil, Kürt kökenli, çünkü...” diye başlar. Sen “Kürt sorunu” dersin, “Hayır, o öyle değil, şimdi ovada siyasetle örgütü birbirinden ayırmak” diye başlar.
Mesela sen “yolsuzluk” dersin, “Hırsız var!” dersin. Türk devleti “Yok, aslında o öyle değil. Yolsuzluk başka, hırsızlık başka. A, B, C terör örgütleri ve X,Y,Z lobilerinin kumpası” vs. der.
Böyle böyle, Türkiye’nin her sorunu çözülemeyecek kadar “karmaşık” olur.
Tek çaremiz, radikal düzeyde bir basitlik, sorunların en basit biçimde adlarını koymak: Türkiye’yi, nazi bir derin devlet yönetiyor.
Bunu bu kadar basit ve net söylemeden ve herşeyden önce buradan başlamadan hiçbir sorun çözülmeyecek. Sorunların rengi, görünümü değişecek ve insanlar geçici rahatlamaları çözüm zannetmeye devam edecek.
Aslı R. Topuz
14 Aralık 2020
Comments