Summer is late, my heart.
Words plucked out of the air
some forty years ago
when I was wild with love
and torn almost in two
scatter like leaves this night
of whistling wind and rain.
It is my heart that’s late,
it is my song that’s flown.
Outdoors all afternoon
under a gunmetal sky
staking my garden down,
I kneeled to the crickets trilling
underfoot as if about
to burst from their crusty shells;
and like a child again
marveled to hear so clear
and brave a music pour
from such a small machine.
What makes the engine go?
Desire, desire, desire.
The longing for the dance
stirs in the buried life.
One season only,
and it’s done.
So let the battered old willow
thrash against the windowpanes
and the house timbers creak.
Darling, do you remember
the man you married? Touch me,
remind me who I am.
(By Stanley Kunitz)
Dokun Bana
Yaz bitiyor sevgilim.
40 yıl kadar önce
Aşkla çılgına dönmüş
Ve ikiye parçalanmışken
Kopup havaya karışan o kelimeler,
Rüzgar ve yağmur arasında
Yapraklar gibi dağılıp
Etrafa saçılıyor bu gece.
Tükenen şey kalbim.
Uçup giden şey şarkım.
Kurşun gibi bir gökyüzünün altında,
Tüm öğleden sonra bahçede durdum.
Diz çöküp ayaklarımın dibindeki ağustosböceklerine baktım.
Sanki patlayıp kabuklarından dışarı dağılacak gibiydiler.
İşte o an,
Yeniden bir çocuk gibi,
Bu kadar küçük bir makineden
O berrak ve cesur müziğin nasıl döküldüğüne hayret ettim.
Motoru çalıştıran şey nedir?
Arzu, arzu, arzu...
Gömülen bir hayatın içindeki
Dans özlemi.
Tek bir mevsim,
Ve o da bitti.
O halde bırak yaşlı söğüt ağacı pencereleri dövsün.
Evin ahşapları gıcırdasın.
Sevgilim! Sen evlendiğin adamı hatırlıyor musun?
Öyleyse dokun bana! Hatırlat kim olduğumu.
Şair: Stanley Kunitz
Çeviren: Aslı R. Topuz
留言